top of page

Atölye ASLI GİBİDİR 1993 yılında Kale’de (Hisar) Kınacılar Konağı’nın arka bahçesinde küçük bir dükkan atölye idi. Kale’nin çocukları, büyükleri gelir pek bir anlam vermeseler de gözleri parlardı. “Apla sen tamirci misin?” diye sorup meraklarını giderirlerdi. Şemsiye aksamları, teneke kutular, daktilo, resimler, fotoğraflar, kasetler ile dolu bu atölye hergün yeni hurdalarla (ıvır zıvırlarla) buluşurdu. Ve bu hurdalar heykele dönüşür veya olduğu gibi öylece atölye duvarında asılı kalabilirdi. Ters duran bir resim, ertesi gün yerini mandoline sonraki gün ise patlamış bir futbol topuna bırakabilirdi. İlkbahar da duvar ve yerde duran herşey kaldırılır; atölyeyi basan karınca cumhuriyetinin rotaları karıncalar atölyeyi terkedene kadar takip edilir çizilir ve sergilenirdi.

 

Kale (Hisar) atölye ilk göz ağrım. Çok uzun geceler sancılı sanat dolu günler o atölye de çoğaldı. Büyülü (buğulu) penceresinden “Kale pazarına” bakar pazarcıların “hanııım hamsiyee geeel” sesleriyle neler satılabilir, “sanat” satılık mıdır gibi yeni mezun bir sanat öğrencisi olarak onlarca soru sorar çürütür filelere doldurur dökerdim pencereden aşağıya.

 

Ve yıllar sonra steril bir Ankara da yaşamak için Çayyolu atölye-ev projesi için kolları sıvadım. Elbette çocukların (sofi-ateş-diren) istekleri doğrultusunda 2010 yılından bu yana genç yaşlı çoluk çocuk beraber çalışıyoruz. İşte bizim atölyemiz. Ve çocuklarların yaptıkları...

bottom of page